Şeytanı Uyandırma / John Verdon
Şeytanı Uyandırma
Şeytanı Uyandırma’dan…
Öteki taraftan bu ruh halinin {hiç de} iyi olmadığını görebilecek bir tarafsızlığa da sahipti. Zira böylesi bir özgürlükle refah bulamayacağının bilincindeydi. Bu baskın ruh hali refah vermek bir tarafa, tahammül etmeyi bile son aşama zorlaştırıyordu.
Yaşam biçiminin bozulup, her şeyden elini ayağını çekmesine neyin niçin bulunduğunu biliyordu normal olarak. En azından yaşadıklarının nelere sebebiyet verdiğinin listesini yapabilecek durumdaydı. Ve bu listenin başlangıcında da komadan çıktığından beri devam eden kulak çınlaması vardı. Büyük bir olasılıkla çınlama komadan çıktığında değil ondan iki hafta ilkin, kendisine, küçücük bir odada, son aşama yakın bir mesafeden üç el ateş edilmesinden sonrasında başlamıştı.
Kulaklarındaki bu inatçı sesin (kulak, burun, boğaz uzmanları bunun aslına bakarsak bir ses olmadığım, daha ziyade beynin yanlış bir halde ses olarak algıladığı sinirsel bir anomaliden kaynaklandığını izah etmişlerdi) tarifi fazlaca zordu. Yüksek perdeden, alçak sesli, devamlı devam eden müzikal bir nota gibiydi. Bu rahatsızlığa daha ziyade rock müzisyenleriyle harp gazilerinde rastlandırdı. Anatomik açıdan sebepleri kati bir halde tanımlanamayan, ara sıra hafiflese de bütünüyle tedavisi bulunmayan bir rahatsızlıktı bu. “Açık konuşmak gerekirse, Dedektif Gurney,” demişti tabip. “Yaşadığınız travma ve sonrasındaki koma haliniz düşünüldüğünde kulaklarınızdaki bu hafifçe çınlama haricinde başka bir arıza kalmadığına sevinmeniz lazım.”
Buna Dave de karşı çıkamazdı normal olarak. Fakat bunu bilmek çevrede en küçük bir ses bile yokken kulağının çınlamasının niçin olduğu rahatsızlığı gidermiyordu. Bilhassa geceleri büyük problem oluyordu. Gündüzleri, en fazla yan odada tıslayan bir çaydanlığın sesini çağrıştıran çınlama kurnazca bekleyip gecenin sessizliğinde beynini kemiriyordu.
Sonrasında rüyalar vardı bir de. Hafızasında hastane günlerinin canlandığı kabuslar. Kollarını kıpırdatamadığını, nefes almakta güçlük çektiğini görmüş olduğu bu kabusların tesiri uyandıktan sonrasında bile uzun süre devam ediyordu.
İsabet eden ilk kurşunun parçaladığı sağ bileğinin üst kısmında hâlâ hissiz bir bölge vardı. Burayı sık sık denetim eder, hatta kimi zaman saat başı dokunur, her seferinde bu hissizliğin birazcık olsun azalmasını ümit ederdi. Kimi zaman de tam…
LİNK
Yorum Gönder
0 Yorumlar