Kitlelerin Ayaklanması / Jose Ortega Y Gasset
Kitlelerin Ayaklanması
Kitlelerin Ayaklanması’ndan…
Sözün fiil alanının tesirinin sıska olduğu savım, bu kitabın Avrupa’nın derhal tüm dillerinde okur bulmuş olmasıyla yalanlanıyor şeklinde görünebilir. Oysa ben değişik düşünüyor, olayın başka bir şeyin, başka vahim bir şeyin emaresi olduğuna inanıyorum: Tüm Batı âleminin içine sürüklenmekte olduğu durumların ürkütücü tıpkılığının. Bu kitap ortaya çıktığından beri, o türdeşlik üzücü şekilde artmış bulunuyor. Üzücü diyorum, şundan dolayı hakikaten de ülkelerin her birinde acılı bir ortam olarak hissedilen şeyin moral bozucu tesiri, o acıyı duyanların, kıtanın derhal tamamında durumun aynı bulunduğunu fark etmesiyle bin katına çıkar.
Eskiden bir ülkedeki kısıtlı ortamı, bir başka ülkeye pencere açmakla havalandırmak mümkündü. Oysa şimdilerde bu deva işe yaramaz oldu, şundan dolayı başka ülkelerde de hava insanoğlunun kendi ülkesindekiyle aynı oranda boğucu. Bu yüzden insana daral geliyor. Ciddiyeti asla elden bırakmaksızın nükteler savurmayı iyi bilen Job4, dünyayı dolaşmış olan seyyah ve tacir dostlarına şöyleki sorar: Unde sapientia venit et quis est locus intelligentiae? “Dünyada zekânın mevcut olduğu bir yer biliyor musunuz acaba?”
Ortam koşullarını bu şekilde giderek üstlenirken, karşıt kıymetli iki ayrı boyutu birbirinden ayırmamızda gene de yarar var.
Tarihin üstündeki uçuşuna antik dünyanın yıkıntılarından havalanarak başlamış bulunan bu Batı halkları sürüsünün özelliği hep ikili bir yaşam seçimi olmuştur. Zira her biri kendi hususi karakterini biçimlendirmekteyken, bir taraftan da aralarında ya da üstlerinde ortak bir takım düşünce, biçim ve coşku oluşmuştur. Dahası var. Onları giderek bir taraftan benzeşik, bir taraftan değişik kılan o yazgı, üzerine üstlük bir çelişki olarak da anlaşılmalıdır. Zira onlarda homojenlik farklılığa yabancı kalmamıştır.
Tersine: Her yeni benzerlik ilkesi farklılaşmayı körüklemiştir. Hıristiyanlık fikri ulusal kiliseleri doğurmuştur; Roma İmparatorluğu’nun anısı değişik devlet biçimlerini esinlemiştir; XV. yüzyılda “edebiyatın canlandırılışı” değişik edebiyatların çıkış noktası olmuştur; bilim ve insanı “saf akıl” olarak alan birleştirici ilke, matematik binasının en ileri soyutluklarına değin değişik zihinsel biçemler oluşturmuştur. Hepsinin en sonuncu ve en ilerisi: Tüm halkların aynı Anayasaya…
LİNK
Yorum Gönder
0 Yorumlar